6 Ağustos 2015 Perşembe

AH KEŞKE..

     Yemyeşil bir alan düşünün. Yere uzandığınızda yıldızlar dokunabileceğiniz kadar yakın sanki. Başınızı kaldırdığınızda deniz burnunuzun ucundaymış gibi. Serin bir rüzgar yüzünüzü okşuyor. Çiçekler, kuşlar, böcekler.. Burda bütün saadetler mümkün. Burda bütün soruların bir cevabı var, bütün kilitli kapıların bir anahtarı.. Saatlerce ufuk çizgisine bakıyorsunuz, gökyüzünün denizi dudaklarından öptüğü o ince çizgiye.. Hayattan herhangi bir beklentiniz yok, hayattakilerin de sizden.. O an için yapılacak daha iyi yada daha önemli bir işiniz yok. Görev bilmişsiniz bu manzaranın her santimini hafızanıza kazımayı.. Gökyüzünden gelip geçen her buluta selam veriyorsunuz, önünüzde uçuşan her yaprağa.. Karıncaların telaşı büyük, selamınızı almadıkları için sakın darılmayın onlara. En derininden bir nefes alıyorsunuz, ciğerleriniz bunca zaman hasretmiş böyle bir havaya.. Kaç dakika, kaç saat, kaç hafta geçirdiniz kaç kez güneşin doğuşuna şahit olup kaç günbatımında hüzünlendiniz kim bilir burada.. Zamanın neresindesiniz acaba. Buraya geldiğiniz andan öncesinin hiçbir önemi yok aslında, çünkü herşey çünkü herkes yeniden başlıyor burada. 

     Ah keşke...