Her zamanki gibi web'de kaliteli dize avına çıktığım bir gün bu kitaptan bir bölüme rastladım. Kitabın arka kapağındaki yazısı çok etkiledi beni. Satın almayı çok istemiştim bulamadım çeşitli aksilikler sonucu birhayli vakit geçti bende unuttum kitabı almayı istedigimi :) Sevgili dostum güzel bir süpriz yaptı ve doğum günümde hediye etti bu kitabı bana. Derhal okumaya koyuldum bende.. Başucu kitabı denilen bir tabir vardır işte bu kitap için yapılabilecek en iyi betimleme bu bence. Kitabın belirli bir kosunu yok ''sevgili dost..'' diye başlayan birçok mektuptan oluşuyor. Her biri ayrı hikaye.. İşte kitaptan seçtiğim birkaç mektup;
(Arka kapak) Sevgili Dost! Bu sabah kuş sesleriyle uyandım. Ne güzel değil mi? Hayır, güzel değil! Açık penceremden ok gibi dalıp yastığıma saplanan karga sesleriydi. Kuş sesleri dediğimde aklına asla karganın gelmediğini biliyorum. Bu, karganın da bir kuş türü olduğunu bilmeyişinden değil, karganın türünün en önemli özelliği olan güzel bir ötüşten mahrum oluşundan elbette. Yüzümü yıkarken acaba diyordum; acaba türümüzün en önemli özelliklerini taşıyor muyuz? Hareketlerimiz ve sözlerimiz nerelere saplanıyor? Acaba 'insan' denince hatırlanıyor muyuz?
Sevgili Dost! Bildiği şehirlerden bilmediği şehirlere, bildiği yüzlerden bilmediği yüzlere sığınmayı aklından geçirmemiş kaç insan vardır? Garların, terminallerin ve limanların dev mıknatıslara dönüştüğü saatlerde bedenlerini kaptırmayanlaar, ruhlarının bir otobüs koltuğuna, bir gemi çapasına, bir lokomatif tekerleğine yapışmasını önleyebilmişler midir? "Başımı alıp gitmek istiyorum" cümlesi kimbilir hayatımızın kaç kilidini kurcalamış, açayım derken kaç yeni kapı örtmüştür üstümüze. Arkaya bakmamayı başarabilenler, acaba gittikleri yere başlarını götürmeyi başarabilmişler midir? "Tebdil-i mekanda ferahlık vardır" diyenler, aslında "tebdil-i kan"ı mı kasdetmişlerdir?
Sevgili Dost! Birileri tarafından sürekli izlendiğini düşünmek bir delilik belirtisidir de, biri tarafından izlenildiğini düşünmemek neyin belirtisidir? Sevgili Dost, Allah her şeyi bilir...
Sevgili Dost! Üzüntülerimiz, günlük hayatımızdaki ödevleri bile normal bir şekilde yapmamızı engelliyor. Kaderin ağına takılan balıklar, çırpına çırpına ölüyorlar. Mutluluk bir seyahat şekli olması gerekirken, bir türlü ulaşılamayan hayali istasyonlar haline geliyor. Yüzlerimiz, hüznün yüzlerce elbisesinden hangisini seçeceğine bir türlü karar veremiyor.Aynı hava sıcaklığında bir gün üşürken, bir başka gün terleyebiliyoruz. Bir gün kahkahalarla güldüğümüz bir espriye, bir başka gün tebessüm etmekte zorlanıyoruz. Su bazen sıfır derecede donmuyor, bazen kaynamıyor yüz derecede.O halde "bizi mutlu kılan şey şartlardan çok, ruhumuzdur." İstemekle değil, istememekle hür olan ruhumuz...
Sevgili Dost! Hürriyet, istememekse, neye çağırıyor bu reklam panoları? Bizi diğer insanlardan (ya da insanların daha az imkana sahip kısmından) farklı kılacak bir ayrıntı, nasıl oluyorda gözlerimizi ışıldatabiliyor? Pahalı paltolarla ısıtılan bedenlerimiz, acaba çıplak ruhları için nasıl bir giysi öneriyor?
Sevgili Dost! Kurallara uyacaksın.Sahrada "su içilmez!" tabelası gördüğün de,gülümseyeceksin. Bak,Rabbimiz ne diyor... İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece "İman ettik" demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar? (Ankebut 2) Çaresiz biz sizi biraz korku, biraz açlık, biraz da mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile imtihan edeceğiz. Müjdele o sabredenleri! (Bakara 155)
Sevgili Dost! İnsan tekerleği bulduğu zaman başına neler geleceğini bilseydi, bakmadan arkasına yuvarlardı onu ıssız bir yere. İnsanın elinden gelseydi, düğümlerdi yolları ıssız bir yerde. Sevgili Dost! Kalbimi alıp uzaklara gitmek istiyorum..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Çıtını çıkar!